Ölü Ozanlar Derneği Film Bilgileri
"Özgür Ruh" olarak adlandırılan öğretmen John Keating, 1959 yılında prestijli New England erkek yatılı okuluna geri döner. Kendisi de bir zamanlar bu okulda başarılı bir öğrenci olan Keating, öğrencilerini korkusuzca hislerini ifade etmeye teşvik etmek için şiiri kullanır. Bu etkileyici film, izleyicilere eşsiz bir deneyim sunuyor. "Özgür Ruh", sıradan bir öğrenci-öğretmen ilişkisinden çok daha fazlasını sunuyor. Keating, derslerinde sadece sıkıcı kurallara ve sınırlamalara değil, aynı zamanda sanata ve kendini ifade etmeye odaklanmayı öğretiyor. Bu yaklaşım, öğrencilerin edebiyat ve şiirin sihrine kapılmalarını sağlıyor. Karakterlerin gerçekçi ve etkileyici performanslarıyla desteklenen "Özgür Ruh", duygusal bir yolculuğa davet ediyor izleyicileri. Genç öğrencilerin kendi seslerini keşfetmelerine ve toplumun beklentilerinin ötesine geçmelerine tanık oluyoruz. Filmde, sadece öğrencilerin değil, aynı zamanda Keating'in de yaşama, sevgiye ve özgürlüğe olan tutkusunu deneyimliyoruz. Bu tutku, izleyiciye de ilham veriyor ve hayatta kendi yolunu seçmenin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. "Özgür Ruh", yönetmen Peter Weir'in ustalığıyla sinemaya aktarılmış bir başyapıt. Kamera çalışmaları ve mekan seçimleri, filmi izlerken atmosferin içine çekilmenizi sağlıyor. Özellikle okulun koridorlarında geçen sahneler, öğrencilerin duygusal ve entelektüel serüvenlerine bir pencere açıyor. Film, insanların toplumsal beklentilerden özgürleşmesi, kendi iç seslerini bulması ve gerçek kimliklerini özgürce ifade etmeleri üzerine derin bir mesaj veriyor. Bu yüzden, "Özgür Ruh" sadece bir sinema deneyimi değil, aynı zamanda bir yaşam dersidir. Sonuç olarak, "Özgür Ruh" izleyicilere duygusal açıdan tatmin edici bir deneyim sunan, etkileyici bir film. Keating'in öğrencilere ilham verici öğretileri ve kendini ifade etmenin gücü üzerine anlattığı hikaye, izleyicileri derinden etkileyecek. Edebiyat, sanat ve özgürlük üzerine düşünmek isteyen herkesin mutlaka izlemesi gereken bir yapım.
sonunda bitirdim sonu çok etkileyiciydi
IMDB puanına bakarak ve yoğun tavsiyeler üzerine izledim; fakat hiç beğenmedim. Yeni neslin neden bu kadar Edebsiz ve Saygısızlığı ÖZGÜVEN sandığını bu dizide görebilrisiniz. İzlenmeye değmez, boşa vakit kaybı, bunu izleyeceğinize Hintlilerin eğitimle ilgili videolarını izleyin çok daha iyi, örneğin Hıçkırık filmini izleyin ama bunu izlemeyin, gerçekten boşa vakit kaybı!
Maymun yahati seni saygı'nın ne olduğunu sen mi belirleyeceksin gelişmemiş maymun. Kimse yozlaşmış toplumun belirlediği standartlar doğrultusunda yaşamak zorunda değil, olmayacak da. Saygıymış, edepmiş kim belirliyor bunu? Kim sınırlarını çiziyor. Senin gibi gelişmemiş maymunlar belirliyor. Gelişmişlere ise "saygısız, edepsiz" sıfatları takılıyor. Kendi maymunluğunuzu kendinize saklayın. Edebiniz adabınız kendinizde kalsın. Bizim sizin standartlarınıza ihtiyacımız yok. Maymun seni
eğitim fakültesinde okumakta olan bir öğretmen adayı olarak aldığım dersin hocasının yönlendirmesiyle bir kez daha izlediğim bu filmde yorumunuzu gördüm. hıçkırık filmi de değerliydi, bu da. ikisinin de ortak noktaları var. hıçkırıkta azim ve kararlılık gerekliydi, azim ve kararlılığın gösterilebilmesi de bir hayat amacına bağlılıktan geçiyor. bu amaç sadece avukat, doktor, asker değil bir tiyatrocu olmaktan da geçer. hayata yaşanabilirlikten ziyade anlam katan şeylere odaklanılmış bu filmi "yeni nesilin saygısızlığı edepsizliği" gözüyle değerlendirebilmek çok bayağı ve basit bir düşünce biçimi olmuş.
Bence öğretim sistemine yerinde verilmiş bir ayar olmuş. Bir insanı yaşatan umut ve hayalleridir. Asıl ölümcül olansa bu hayallere saygı duyulmamasıdır. Galiba filmin ne demek istediğini tam anlayamamışsınız. En büyük edepsizlik evladını kendi malınmış gibi görüp kendi hayallerini ona atfetmeye çalışmaktır. Ve ya kendi yaşayamadığı hayatı diğerlerinin de yaşamasına izin vermemek. Umuyorum ki, bir ebeveyin ve ya öğretmen değilsiniz. Zira bu filmi anlayamayan birinin birinin hayatına iyi anlamda dokunabileceğini sanmıyorum. İyi günler)
Özellikle MEB bu filmden sınav yapacak
Bugüne kadar kendimin öğretmeni olmaya çalıştım, kendi içimdekini kendim çıkarmaya uğraştım. Kimse umursamıyor artık dostlar, en iyi yerlere geleceğim diye yaşamayı unutmak istemiyorum artık. Toplum beni başarısız diye nitelendirebilir ama ne yazar? Bir yarışın içine itilmişiz, asıl yapmak istediğimiz hiçbir şey değer görmüyor... Bu nedenle benim gibi düşünen olmasa dahi insanların hislerine, düşüncelerine ve kalplerine değer vermek istiyorum. İnsanlar beni tüketse de benim gibi olan milyonda bir insanlarla karşılaşmak uğruna ne olursa olsun gülümsememi yüzümde tutuyorum. Her ne kadar tükensem de, Queen'in The Show Must Go On şarkısında belirttiği gibi. İnsanlar fr
Kendi düşüncelerimin bir başkasının kaleminden dinlemek çok etkileyiciydi,emin ol senin gibi insanlar seni bulacaktır arada yılmaya benzeyen duygular baş gösterebilir ama yine de bol beyazlar senin olacaktır.Sevgilerle
Freddie Mercury gibi sevgi dolu ve sonuna kadar hayattan zevk alan insanlar nedeniyle dönüyor
O kadar güzeldi ki... Son kısımlarda göz yaşımı tutamadım ÇOK GÜZELDİ BE
Bu filmi herkes mutlaka izleyip kendine ders çıkarmalı🙂
Bu filmi herkes mutlaka izlemeli☺️
Bu filmi herkes mutlaka izlesin izleyenler izlemeyenlere tavsiye etsin☺️
Aynen katılıyorum Zeynepe içinden geçenleri samimi bir şekilde aktarmış filmin yaptığı dile gelipte söylenemeyenleri milyonlara aktarmış seneler önce?
Aynen katılıyorum zeynepe harika anlatmış☺️
Aynen katılıyorum Zeynep'in dediklerine başkalarının dile getiremediğini açık yüreklilikle dile getirmiş
Filmdən kod sözləri götürüb yazıb düşünmək gözəldi
Öğretmenler odasında oturup çay kahve keyfi derdi olmayan ,ögrencilerle birlikte teneffüs yapan,sadece zeki olanlarla değil arka planda kalmış öğrencilerle de ilgilenen, sadece kitapta olanı değil,öğrencilerine heyecanlar uyandırabilen hayalimde ki o öğretmen.
O kadar güzeldi ki...Spoiler yediğim için ne olacağını bilerek izledim ama ona rağmen o kadar keyifli ve akıcıydı ki.Duygusal biri olduğum için sık sık gözlerim doldu ve ağladım ? aslında film beni düşüncelere sevk etmedi değil ama çok da fazla düşünmek istemiyorum çünkü eğer düşünürsem yapmaya cesaret edemeyeceğim hayaller dünyasında dolaşmak istemiyorum.Neil gibi ne yapmak istediğimi hala biliyor değilim ama yapmayı sevdiğim şeyleri biliyorum.Bunu mesleğe dönüştürmek istediğimdeyse herkesin dediği tek şey aç kalırsın oluyor.Biliyorum eminim içinizden kim ne derse desin sevdiğin şeyi yapmalısın diyorsunuzdur ama bu sanıldığı kadar kolay değil.Ailem hiç baskıcı sayılmaz hatta Neil'in ailesinin yanında melek kalırlar ama içten içe garanti bir meslek yapmamı istediklerini biliyorum.Onlar da kendilerince haklılar tabii.Bu zamana kadar hep zorluk çekmişler ve kendi çocuklarının biraz da olsa rahata ermelerini istiyorlar eminim hepimizin ailesi biraz böyledir.Bana gelirsek yüksek maaşlı, stresli bir iş yerine düşük maaşlı, stressiz ve mutlu bir işi tercih ederim ama bu şu anki çalışmayan, geçim derdi olmayan benim düşüncelerim ya ilerideki ben pişman olur ve potansiyelini daha iyi bir işle değerlendirebilecekken bu işi seçtiğim için pişman olursa.Yanlış seçim yapmaktan o kadar çok korkuyoruz ki en sonunda seçim yapmayıp ailemiz ya da toplum tarafından bize dayatılan o seçimlere uymak zorunda kalıyoruz.Arada istisnalar yok değil tabii kimisi tarihin tozlu sayfalarına karışıyor kimisi de dünyaca ünlü sanatçılar, büyük insanlar oluyorlar.Bir de hobinin işe dönüşmesinin bir dezavantajı olduğunu düşünüyorum.Sonuçta en başta o sadece hobimizdi.Hiçbir zorunluluk olmadan içinden geldiği için yaptığın bir şey ama o işe dönüştüğü an içinden gelip gelmemesinin bir önemi yok onu yapmak zorundasın yoksa aç kalırsın.Filmde de bahsedildiği gibi öldüğümde bir hayat yaşamadığımı görmek istemiyorum ama hayallerimin ya da öyle olduğunu sandığım şeylerin peşinden koşarken sefalet çekmek de istemiyorum açıkçası ben GERÇEKTEN ne istediğimi bilmiyorum.Nasıl bilinir onu da bilmiyorum.Daha sadece 18 yaşındayım.Bunları düşünmek yerine gençliğimi yaşamam gerekir ama bu durumda düşünmeden edemiyorum.Düşünmek beni bir sonuca ulaştırıyor mu hayır ama yapabilecek daha iyi bir şeyim yok çünkü gelecek kaygısı çekerken yarınım yokmuşçasına eğlenemiyorum maalesef.Bana ben dışında kimsenin yardım edemeyeceğini de biliyorum ama işte bazı şeyleri ne kadar düşünürsem düşüneyim bulabildiğim tek şey hiçbir sonuca varamadığım oluyor.
İnsanlar ve hayat zamanın gücüne dayanmıyor, dediğin her şeyi ben de yaşıyorum şu an. Hiçbir şeye gücüm yetmiyormuş gibi hissediyorum, sabahları uyanmak dahi istemiyorum. Ama her baktığım yerde hayalim var, her yer benim için sahne gibi. İkimizin de uzun bir süre bu çöp insanlardan uzaklaşıp hayalperestlerin dünyalarına girmeliyiz bence, bize iyi gelecek olan bu. Biri kendine depresyon tanısı koymadan önce etrafındaki insanların çöp olmadığından emin ol demişti. Umudumu git gide kaybediyor olsam da içimde o yanan sancı beni bir türlü terk etmiyor...
Hayat yanlış seçimleri barındırmaya kapasitesi olacak bir yapıdır. Herkes gittikten sonra sen kalacaksın en sonunda. O zaman oturup da geçmişine geri dönebilmek için dualar edenlerden olmayacağın bir hayat yaşamak önemli. İçimizdeki insanlığı canavarlaşmış bir dünyada korumaya çalışıyoruz, ileride hayatta kalacak olan da budur benim kanımca.
Yaşadığımız sistem,içinde olduğumuz toplum,bunlar o kadar çok insanı aynı anda etkiliyor ki,yazdıklarının hepsini yaşamışım,tecrube etmişim.Düşünceler içinde kalmak,geleceği planlamak ama hicbir zaman planladiğin şeyi yapmaya gücünün yetmemesi.Bunların hepsi o kadar bariz ki,artık düşünmeği bile layık görmüyorsun ama düşünüyorsun işte.Yapamayacağını bile bile her gün aynı eziyet.Ailenin baskıcı olmama dışında söylediğın her şey benim için de tıpa tıp aynı şeyler.Artık saldım hayal kurmayı da,yapa bilecekmiyim onu da düşünmeyi de.Çünki artık kendime hiç ama hiç güvenim kalmadı.Beni kendime güvensiz hiss etdirdiler ve beni bitirdiler kısacası.Hicbir şeyi yapa bileceğime güvenemez hala geldim.Bunu yapmak zorunda olduğum zamanlarda da sadece düşünmeyerek,"ne olursa olsun" diyerek bir şeyilde hall eder oldum.Kendine güvenememe,gelecek kaygısı aynı yerde eziyyete dönüşüyor.En kötü ihtimal niel'in yaptığını yapıp kurtulurum deyip, zihinsel işkenceden kurtarıyorum kendimi.
Vay be zeynep, burada içini dökmen takdire şayan.