Şafak Sökerken (2023) Finalmente l'alba

1953 yılının Roma'sında Wilma Montesi cinayetinin ertesi gecesi, Cinecittà'da eski Mısır'da geçen kılıç ve sandal türündeki bir filmin setinde, birbirleriyle beklenmedik şekilde yolları kesişen bir grup insan kendilerini önemli anları paylaşırken bulur. Bu kişilerden biri olan Mimosa, Roma'nın basit bir kızı olarak, daha çok ailesinin sevdiği fakat kendisinin o kadar da hoşlanmadığı bir adamla evlenmek üzeredir. Aslında Cinecittà'ya sadece figüran olmak için gelen Mimosa, bu renkli film dünyasında kendini bambaşka bir maceranın ortasında bulur. Filmin yıldızı Josephine Esperanto ise klasik Hollywood döneminin bir veterineridir ve yükselen "doğalcı" oyunculuk trendini temsil eden bir diğer başrol oyuncusu Sean Lockwood yüzünden tehdit altında hissetmektedir. Josephine, kariyerinin zirvesinde olmasına rağmen yeni nesil oyuncuların gölgesinde kalma korkusuyla mücadele etmektedir. Yanında ise Josephine'in yakın arkadaşı olan Amerikalı galerici Rufus Priori vardır. Rufus, bu farklı karakterlerden oluşan grubu gecenin karanlığında bir yolculuğa çıkarır. Bu film, cinayetin gizemi ve karakterlerin kişisel çatışmaları üzerinden ilerleyerek izleyicilere büyüleyici bir hikaye sunuyor. Cinecittà'nın büyüleyici ortamında geçen bu hikaye, hem tarihî hem de duygusal derinliklere sahip sahnelerle dolu. Filmde antik Mısır'ın büyüsü ve 1950'lerin Roma'sının cazibesi bir araya geliyor. Her biri kendi iç hesaplaşmalarını yaşayan bu karakterler, hem kişisel hem de profesyonel hayatlarında zorlu kararlarla yüzleşirken izleyiciye unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.