The Poltergeist Diaries (2021)

Yeni bir yaşam umuduyla izole bir kulübeye taşındıktan sonra Jacob Taylor, hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Bu kayboluş, ailesini, arkadaşlarını ve dahi bir dedektifi derinden sarsar. Taylor'ın yokluğu, bir dedektifin önderliğinde, çaresizce arayış başlatılan ve özellikle onun etrafında şekillenen garip olayları çözmeye çalışan bir araştırmayla devam eder. Taylor'ın ardında bıraktığı çeşitli görüntüler, bu karmaşık pusudan çıkışın tek anahtarı olabilir. Kim bilir belki de Jacob Taylor'ın sırrı, tüm bu belirsiz olayları ve anlaşılmaz kayboluşunu çözebilecek tek ipucu olacaktır. Ya da belki de, gerçekler daha karmaşık ve beklenmedik bir biçimde ortaya çıkacak. Olaylar, belki de Jacob'ın yokluğu ile çok daha büyük bir gösterinin parçası hale gelmiştir. Bu sabahı hayali bir dünya gibi görmeye başladığımızda her şey daha da belirsiz hale gelir. Sıradan bir dedektif hikayesi gibi başlayan film, gerçekte korkunç bir gerilim hikayesine dönüşüyor. Bu film, izledikçe izleyeni içine çeken, gizemli ve karanlık bir atmosfere sahip. Jacob Taylor'ın ortadan kayboluş hikayesi, izleyicileri karmaşık bir ağın içine çekiyor ve onları bir süreliğine kendi dünyalarından uzaklaştırıyor. Odak noktası olan Jacob'ın etrafında dönen gizemli olaylar, izleyicileri etkisi altına alacak ve hikayenin derinliklerinde kaybolmalarına neden olacak. Bu filmi izlerken, izleyicilerin kendilerini kırsal bir bölgedeki bu izole kulübede, Jacob'ın gizemli hayatında bulacaklarını düşünüyorum. Her şeyin göründüğü gibi olmadığı bu dünyada, belki de en önemli soru, gerçeğin ne olduğudur. Kısacası, Jacob Taylor'ın gizemli kayboluşunu konu alan bu film, gerilimi ve gizemi bir arada sunarak izleyenlerin yüzlerinde derin bir iz bırakacak. Korku ve gerilim severlerin kaçırmaması gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Bu hikayeyi izlerken, belki de en büyük zevk Jacob'ın ardında bıraktığı bu gizemi çözmekte olacak.